23 Temmuz 2025 Çarşamba

BABAM İLE SON KONUŞMAM ..

 

Çat kapı habersizce gelme huyu yoktu Babamın ..

Dünya’ da en çok sevdiğim kişidir Babam . Çünkü bütün karanlık anlarımda beni sorgulamadan , yanımda olan tek kişiydi.  Tek bir ima dahi etmeden .. Büyük bir sabır işi sanırım . Evlatlarını Allah c.c. rızasını kazanmakla birlikte büyüttü ve Mükemmel bir Babaydı ..

      Allah c.c ondan razı olsun .

 10/02/2015 tarihinde çat kapı gelmişti ofise . Baba neden haber vermeden geldin ? Bir şey mi oldu derken ne bilebilirdim son konuşmam olacağını !

    O gün uzun uzun konuşmuştuk. Genel de hep nasihat ederdi , konuşma içeriklerinde .

    Ayeti Kerime ile başlardı konuşmalarına , Hz. Muhammed s.a.v hadisleri ( hurafe hadislere çok dikkat ederdi ) araştırmaları sonucu esas hadisleri anlatırdı .

   Dünya kelamını çok sevmezdi. Dünyalık mevzular onun hoşnutta etmezdi.

Gayreti hep İslamiyet’in doğru şekilde yaşanmasıydı . Konuların içeriği çok derinleşmişti .

   Saadet aradı ve Babam yanımda dediğim de Babamı rüyasında görmüştü onu anlatmaya başladı .

 Baban bir su kenarının da , üzerinde  bembeyaz iki parçadan oluşan kıyafet giymişti keten kıyafeti andıran üst ve alt pantolon şeklinde.  . Elinde asaya benzeyen bir değnek vardı . Omuzundan aşağıya inen bez çanta ve içerisinde bir parça ekmek vardı .

  Saadet rüyasını anlatmaya devam ederken ben çok anlam veremeden megafonu açtım,  telefon ile ofisteki olan herkesle birlikte dinlemeye devam ettik.

  Babanın önünde yürüyen bir Nur var diye sözlerine devam etti Saadet . Yüzü görünmüyor , her yanı ışık saçıyor . Ve onun yanında 4 tane kişi var . Onları takip eden onlarca , yüzlerce kişi var . En son kişi Baban . Akar suyun içerisine doğru adımını atıp yolun karşısına giderken , önündeki giden kişilere yetişmesi gerektiğini söylediğini söylemişti.

    Saadet bulunduğu yerde tek kalacağı korkusu ile Timur Amca ben de seninle birlikte geleyim derken ( bilmediği yerde yalnız kalacağı korkusu ile )

  Rahmetli Babam sen burada bekle kızım. Senin gelmen için vaktin var diye cevap vermişti ……… 

 

       Hemen havanın atmosferini değiştirmek için ooooooo Baba demek İslam kafilesine katıldın. Saadet'in bulunduğu yerde kalmasını istemende anlaşıldığı üzere daha İslamiyet için eksikliklerin var olduğunu ,  onun için  beklemesi gerektiğini söylüyorsun. Anladım ben diye Saadet’i de fazla hatta bekletmemek için telefonu kapattım. Ölüm aklımın ucundan dahi geçmedi. Halbuki 5 gün önce Babam beni aramıştı . Yakın zamanda bir kişi Vefat edecek , ( Allah c.c. en iyi bilendir ) bu gözü her konuşmasına eklerdi.  Rüyamda kefene sarılı birini gördüm yüzü kapalıydı ve sen onun  başında ağlıyordun demişti. Ben yine hazır cevap , bak ben ölüyorum , kendi cenazeme de kendim ağlıyorum diye yine cevap verip geçiştirmiştim. Vallahi tek gün bile Babamın vefat edeceğini hiçbir an aklıma getirmemiştim. Ama kendim için günde yüz defa cenaze namazımı kılardım. Yani her gün ölümüm aklıma gelir , ara ara kendi ölümüme öyle kapılıp giderken , ağladığım da olmuştur.

   Aklıma geldi bunu anlatmasam olmaz ..

     Yaş ortalama 10 ya da 11 aralığında  . Evin içerisin de deli gibi oturdum ağlıyorum . Ama nasıl hıçkıra hıçkıra , Babam sesime geldi , Ne oldu Yıldız neden avazın çıktığı kadar ağlıyorsun dedi …

  Ben de,  Baba ben öldüm ;  kendi ölümüme ağlıyorum , diye cevap vermiştim.

Babam gözlerimin içerisine öyle şaşkın bir halde bakarak Kızım sen kafayı mı yedin , diye soru sormuştu ? Sen nasıl öldün de kendi ölümüne avazın çıkana kadar ağlıyorsun anlamadım diye cevap verdi.

Ben daha da bağırarak Babam benim ne dediğimi anlamamış ve biraz da karşımda gülen bir baba yüzünü görünce , bak ben biliyordum ben ölünce kimse ağlamayacak , ben de kendimi öldürdüm hayalim de peşin peşin kendi ölümüme ağlıyorum diye cevap vermiştim.

 Rahmetli Babamın kahkahası hala kulaklarım da , sen ciddi misin demişti . Ben de benim şaka yapan bir halim mi var diye ayaklarımı yere vurmaya başlamıştım.

 Babam geldi , bana sarıldı , kızım bunu başka yerden yapma olur mu , sana deli derler demişti.

 Ben de umurum damı ben zaten ölmüşüm kim bana deli derse desin diye ağladığım gün aklıma gelince , o kadar yakındı kendi ölümüm ama sevdiklerime dair tek bir an bile gelmezdi. Hele bu kişi benim Babamsa .. Mümkün değildi !.

   Tüm bu anlatılanlarda bile tek bir an aklıma ve kalbime getirmemiştim, babamın ölümünü .

Sonra Babam yine nasihatlerine devam ediyordu. Ah Yıldız senin şu dilin yok mu ? Bir dilini kontrol edebilsen Dünya ‘ da senin eşin benzerin olmaz ama çok sert konuşuyorsun. Çok kalp kırıyorsun . Senin bu halin ne olacak derken bile ,

   Baba kusura bakma sen beni böyle yetiştirdin , Ben kalbimde ne varsa söylemesem yaşayamam , ben insan kayıramam , Kim beni sinir ediyorsa kusura kalmasın ezer geçerim diye deli çağın sonları döneminden cevap vermiştim.

  En çok söylediği nasihatsa , Son nefesine kadar tek bir vakit namazını bırakma derdi , Hatta bunu her gün tekrarlardı .

BEN :  Ya Baba ben Namaz kılıyorum bu nasihatini Namaz kılmayanlara söyle derdim.

Bilakis sana söylemekle yükümlüyüm derdi , Birinci sebebi Benim evladımsın ! İkinci sebebi ise son nefesine kadar Şeytan ve Nefsin seninle birlikte olacak . Onlara aldanırsın , aldanma diye söylüyorum derdi.

   Birkaç saatlik sohbetin içerisinde ofisin içerisinde bulunan herkesle tek tek konuştu nasihatlerde bulundu ve tekrar yanıma gelerek son sözlerini söylemeye başladı ..

   Yemin ederim yazdıklarım da eksiklikler vardır ama asla fazlalık yok .. ( dipnot )

 

   Eeeee kızım Dünya ölüm kalım Dünya’sı . Ben hemen lafını keserek evet ölüm ama benim için ÖLÜM Dünya’sı ..

Babam yine tekrar kaldığı yerden devam ederek , Yıldız senin için de  benim için de ve Dünya’ya gönderilen Tüm canlılar için Ölüm Dünya’sı .

 İlk kez böyle bir konuşma yapıyordu. Bu sefer tedirgin oldum , konuşmasına izin vermiyorum her seferinde sözünü kesiyorum ama tekrar alıyor sözlerini sil baştan .

 Eğer ben ölürsem dedi ? Bana ilk kez böyle söz söyledi. Ben zaten Babamın kendisiyle alakalı  hiçbir ölüm sözünü ne dinlemiştim  ne de  söyletmiştim.

  Offfff Baba evet Yıldız ölürse ne yapalım diye konuşalım dedim.

Babam peki kızım o zaman önce sen söyle sonra ben söyleyeyim dedi .

Baktım kurtuluş yok iyi peki dedim.

Ben ölürsem Baba beni vefat ettiğim yere defnedin. Öldüğüm yer  uçsuz bucaksız bir yer olsa dahi . Ben bilinmediğim bir yere defnedilmek istiyorum . Hatta öldüğüm yere en yakın kabir neredeyse . Eğer uğraşma istemiyorsanız , bırakın gidin ,  derken bu sefer çok keskin ve net bir dille konuştum .  Ben Dünya’ da yok olmayı tercih ettim , Lütfen kabrimi de belirlemeyin diyerek konuşmalarımı tamamladım.

 Seni dinliyorum dedim ama sanki ecel terleri döker gibi ..

 

Peki kızım senin dediğin gibi yaparız . Şimdi sıra ben de Ben ölürsem dedi , Ben yine bu sefer sesimi yükselterek ya ne ölmesi , sen ölürsen beni paramparça ederler . Sen nasıl böyle bir söz söylersin. Senin vicdanın yok mu ! Sen nasıl bir babasın , Ya baba sen olduğun halde Dünya’yı burnumdan getirdiler , sen olmazsan etrafımdaki insanlar beni yok ederler . Senden korktukları için bana dokunamıyorlar , başıma neler geldi bilmiyor musun ? İyi senin öldüğün gün bende öleyim zaten arası çok geçmez insanlar beni ÖLDÜRÜR DİYE BAĞIRMAYA başladım.

 

     Babam gözlerime baktı ve Korkma senin kılına dahi zarar veremezler .

Ben de geç DALGANI BABA . Kusura kalma görünen köye de kılavuz gerekmez .

Babam tekrar Allah’ın adıyla yemin ederim kızım kimse senin kılına dokunamaz korkma dedi.

Ben de Baba sen ne diyorsun ya , sana bir şey olsa kim beni koruyacak söyler misin  ? dedim.

Babam kızım ben seni öyle bir yere emanet ettim ki senin hiçbir konuda hiçbir durum karşısında zarar görmeyeceğinden şüphem yok dedi.

  Hala anlamamıştım Babamı . Söylenmeye başladım , sen beni kime emanet ettin. Başladım isimleri saymaya ..

   Babam gülümsedi ve işaret parmağını kaldırarak o isimlerini saydığın kişiler değil dedi ve ekledi

Ben Seni Emanet edilenlerin  Sahibine , Allah c.c. emanet ettim. Emanetlerin en yücesine , en güçlü ve sonsuz kudret Sahibi olan , Allah c.c. emanet ettim. Baban kim kızım dedi. Hiç senin kılına zarar gelir mi dedi.

 

   Öyle bir sessizliğe büründüm ki tek söz söylemedim. Ruhum başka bir Dünya’ ya geçmiş gibi , Öyle emin öyle tereddüt etmedim ki , Şahadet parmağını kaldıran Babamın gözlerine baktım ve sadece sustum .

   Sonra devam etti . Kızım senden sebep bugüne kadar bu konuyu konuşmadım. Ama bazı sözleri söylemem gerekiyor dedi.  Eğer ben ölürsem benim kabrimi Rahmetli dedem ( ismini aldığı kişi ) Timur dedemin kabrinin yanına defin edin. Ama bu talebim sizlere zorluk verecektir . Çünkü köy yolu çok eski , Rahmetli Dedemin kabri bakımsızlıktan yeri bile kaybolmuş olabilir , o sebepten ötürü  ikinci seçenek olarak Annemin , Babamın ve Rahmetli kardeşimin kabri olan Malatya Şehir mezarlığına götürün. Eğer uzak diye yine size zorluk verecekse , beni vefat ettiğim yer muhtemelen İstanbul olacaktır. Buraya defnedersiniz dedi ve ayağa kalktı .

Babam :     Ben Kabe’ye ve Medine Münevvere ’ye hasret gideceğim. Sen gidersen Selamımı iletirsin dedi ve gitti.

       Ah Babam bir yanım öyle Güçlü ki Ne olursa olsun başım eğilmedi , bir yanımda öyle sessiz ve özlem dolu ki ..  

     3 gün sonra telefonum çaldı , Babamın telefonu , açtım ve Babanız hastane de ! …

 

Bu sebepten dolayı değinmek istediğim konu şu !

 

Allah c.c bir kulunu korursa kimse ona zarar veremez ..

 

Vessalam

 

Yıldız SOYLU

 

 

 

Hiç yorum yok:

LAAAAAAA (HAYIR) لا

     İnsan bir başka gözün içerisin de nasıl kendini bulabilir ? Kaybolmuş onca yılın , hiç kaybolmadığını hissettiren o derinliği saklaya...