Sen hiç

 Sen hiç gönül ateşine düştün mü  ?  
Öyle bir yangın yeri ki bu, hiç bir serinliğin hafifletemediği  .  
Sen hiç vazgeçtin mi  ?  
Vazgeçilmezi mümkün olmayan ama başka da çaresi bulunmayan  .  
Sen hiç çaresizlikten sustun mu  ?  
Derdini anlatacak ne bir söz ,  ne bir kelam,  ne bir dermanın olmayan .  
Sen hiç varlıktan yokluğa düştün mü   ?  
Ellerinde bir tek can haricinde ne varsa alınan .
Sen hiç kayboldun mu  ?  
Bilmediğin yollar da ölümüne yürüdüm.
Sen hiç korkular dan uzaklaştın mı  ?  
O korkular ki sana korkusuzluğu öğreten.  
Sen hiç son gücüne kadar bağırdın mı  ?
O ses ki hala kulaklarım da çığlıkları figan feryat  .
Sen hiç en sevdiğini kaybettin mi  ?  
Öyle ki kaybettiklerimin acısına sarıldım.  
Sen hiç anlamsızca davrandın mı   ?  
Deli divane bu gönül hep anlamsız ,  hep savruldu .
Sen hiç her şey yolundayken ardına bakmadan gittin mi   ?  
Bıraktıklarım huzura ersin diye uzaklaştım .
Sen hiç diye başlayan her bir olura cevap verdin mi ?
Verilmeyecek cevabım yok ! Ama kendimi savunmayacak kadar sessizliğe  
VURULDUM  .
 
Y. SOYLU