10 Haziran 2009 Çarşamba

DELİNİN KISSASI


Gel gör ki zaman öyle bir duruma getiriyor ki insanı, delinin delisi olmamak imkânsız. Kaderin cilvesi yine acı ve sert vuruş girişiminde. Yalnız tek fark sinirlerin bertaraf olduğu için, aklın olmaması gibi aksi bir atak ile öne çıkıyor.
Canım dan daha çok sevdiğim Rümeysa Hanım (arkadaşımız daha 10 yaşında ) en son telefon görüşmemizde bana kötü bir uslup ile aramamam gerektiği söyleyerek! Sert olarak atağa geçti. Ben kendimden emin ve rahat tavırlar ile yılgınlıktan uzak savunma gereği, olumsuz cevaplarına karşılık ilgilenmiyormuş gibi davrandım.
İşte işin ilginç yanı buradaki! Değerli küçüğümüz Rümeysa hanım ,bas ,bas bağırmaya başladı.
Ben hayvanlara bağırırım! dedi.
Güzel bir atak, bende bu lafın üzerine teşekkür ederek; ne mutlu bana hayvan olabilmek büyük bir lütuf, diye cevap verdim.
Çünkü insanlar hayvanları çok seviyorlar dedim.
Ufaklık başladı, belki kötü bir hayvanı anımsattın?
-Eeeeeeeeeee ezilmek yok, şu dünyada en sevimsiz hayvanı bile özellikle evinde besleyen nice kişiler var. Onun diline dolayıp söylemek istediği, en kötü gibi görünen canlıların isimlerini sayarak, bunların hepsinin evcil olarak bakılabildiğini ifade ettim.
Zorluk başa gelince bırakılıp gidilen kavram olmamalı. Belki de bazen bütün duyguları bir tarafa atmak gerekiyor. Yâda yerine göre. Gururun diz boyu olan kısmı gibi. Veya onurlu bir kişi. Bana göre savunma kimi zaman karşısındaki kişiyi haklı görebilmektir.
Kaybedilen, kazanılan kişilerin değerine göre değişir.
Kıymetli olan kişinin yanında, kendi özünden fedakârlık vermek bu olsa gerek. Haklılık onun olsa ki ne değişir. Yeter ki özümüz iyi olsun.
Bazen kızgınlık ile öyle laflar ediyoruz ki aklımız ermez. Sinirden zehir gibi, bıçak gibi sözleri savururken, bu sertliğin bir gün beni de bulması çok da anormal değil. Karşımıza çıkan sorunlar eminim ki bizim marifetlerimizden dolayı, olduğunu da biliyorum. Bilindiği üzere her nefis, yaptığı her kötülüğün, aynı karşılığını görmeden ölüme kavuşamaz. Ne kadar sıkıntılar yakamıza tutunmuş ise demek ki, bizde o kadar kişilerin ahını almışsızdır? İşleri yolunda giden çok az kişi tanırım.
Bazı karmaşalıktan uzak olunması gereken durumlarda var. Çünkü bazı olaylar kişiler için imtihandır. Gerçekten çok iyi biri olupta sıkıntısız olmak anlamına da gelmiyor. Ama kendim için yazdığım bu hadisede geçmişte yaptığım, saygısız davranışlarımın, aynen benim karşıma çıkması gibi. Neyse ben burada ne sevimli küçük Rümeysa hanıma kızdığım için birşeyler yazdım, ne de başka bir niyet taşımaktayım. Sadece farkında olduğum hatalarımın karşıma çıktığında; ısrarla duygularıma boyun eğmekten uzak, sıkıntısız karşımdaki kişinin hakkını vermek en güzeli. Çünkü o haklı, geçmişteki davranışımın hakkını alıyor. Hak alırken nasıl her şeyi gözden çıkarabiliyorsa insan; Bu hakkı öderken de aynı değerince verebilmek en güzeli.


İşte öyle sıradan bir anımın bana düşen açıklaması.

Bu gerginlikten sonra değerli küçük Rümeysa hanımı rahatsız etmiyeceğime söz verdim. Herşey gönlünüzce olsun.


Sevgilerimle.

LAAAAAAA (HAYIR) لا

     İnsan bir başka gözün içerisin de nasıl kendini bulabilir ? Kaybolmuş onca yılın , hiç kaybolmadığını hissettiren o derinliği saklaya...