26 Aralık 2007 Çarşamba

SEBEBSİZ

Alışkanlık gibi . Sanki yazı yazmaya mecbur gibi. Uzun zaman oldu bloguma yazı yazmayalı. Yinede sürekli aklımın bir köşesinde eksikliğini hissettim. Şimdi bir şeyler yazarken hiçbir sebebi olmadan sadece yazmak istedim. Bakalım bu sefer neleri yazıya dökeceğim.

Ben resimsiz yazamıyorum. Bayramın üçüncü günü gece çektim. Elimde makina bir yandan gezerken bir yandan çekim yapıyorum. Arkadaşım bir yandan anlatıyor.
Turistler başları dik her yerlere bakarak gezerken biz türkler dikkat bile etmeden defalarca geçtikleri yerlerdeki tarihi eserlerden habersiz. Öyle zenginki şu şehir. Her yanı tarih her yanı mühteşem. Yaşamak gerçeklerle bütünleşince mana buluyor.
Şimdi birden aklıma geldi. Bu aralar biraz erken gidiyorum işe. Sabah namazı vakti gibi.
Hiç abartısız.Bu ara sıklıkla yaptığım ilkler arasında sabah ezanı ardından kısa zaman sonra penceremi açıyorum. Harika bir güzellik sanki içeri giriyor. Mis gibi geliyor dışarıdaki serin havanın kokusu. Tan vakti. Ne aydınlık nede karanlık. İçten değişim oluyor sanki , ısınıyor yüreğim güne doğru.
Yola düşerken farkında bile olmadan gülümsüyorum . Sıkıntımı atacak o kadar çok sebeb varki. İki gündür birşeyler dikkatimi çekti. Ama hiç iç açıcı değil. Yolun üzerinde "kahvehane"
yada adı kıraathane mi ? Çokta bilmem belki de yalnış telafuz ettim . Neyse anlayamadığım, sabahın çok erken saaatide olsa açık. Ve içerisinde zamanını boşu boşuna tüketen kişilerle dolu. Kınamıyorum ama anlamıyorumda. Orda bu saatte tüketecek hayatındaki zamanı harcamalarına akıl erdiremiyorum . Ve akşamın en geç vaktindende geçsemde yine dolu dolu.
Mantık olarak ne düşünürler bilemem ama bir duysalar ; ben geçerken gözucu ile gördüğüm kişilere her seferinde yazık deyişlerimi , eminim büyük kavga çıkar . En azından vakit geçirecek o kadar çok faaliyetler var ki. Nerden nereye geçiş yaptım ben yine.
İsteyerek oluşmuyor. Yazıyorum sonra aklıma geleni ifade ediyorum. Allah tan sebebsiz yazmışım başlık olarak. Ya birde sebebi olan bir şeyler olsaydı gerisini düşünemiyorum.
Ve işte herkes gibi her yönden eleştiri yapılırsa ki ben bunu yapıyorum ,birileride beni eleştirir. Ama benim sebebim iylik için. Olumsuzluk için değil. Zaman tükeniyor. Sizi bilmem ama ben zaman ile resmen yarışıyorum . Sanki koşuyorum. Zaman bu denli hızlı geçer mi. Evet geçiyor çünkü ben koşuyorum yinede yetişemiyorum zamana.
Güzel insan. Elindeki herşeyin kıymetini bil. Bilmekle yetinme değer ver . Bu değerler seninle başlayarak büyümeli. Evinden dışarı taşmalı. Hatta seninle beraber her yere gitmeli. Bu güzel dünyanın güzelliği ile yaşamalı ve örnek olarak kişilere hatırlatmalı. Öncelikle geçtiğin her yeri bakarak ; bakarken de görerek geçmeliyiz. Ne zenginlikler var .
Pırıl pırıl ışıltı saçıyor . Bu pırıltıları görmemek için yapılmadı. Bilmem bir pazar zaman harcarmısınız kendinize. Çıkın kapalı kaldığınız her yerden . Bu yüreğiniz de olabilir . Hür bırakın uçurun . Neden bir ara içimizdekileri Allah a niyaz etmek için Bir Süleymaniye Bir Fatih Bir Sultanahmet Bir Eyüp camisinden içeri girmeyi denemiyoruz .
Emin olun içten gelerek gidilecek her hayır yolunda hem bereket vadır:
Hem de merhamet.
Allah ın hoşnut olacağı kul olmak duası ile ....
SELAMETLE

LAAAAAAA (HAYIR) لا

     İnsan bir başka gözün içerisin de nasıl kendini bulabilir ? Kaybolmuş onca yılın , hiç kaybolmadığını hissettiren o derinliği saklaya...