Çizgilerin sert izlerini hissetmek gibi. Yaşanılanların acısının büyüklüğüne göre kalınlaşmış izler; o izlere baktıkça yaşanılanların üzgünlüğü vurur bana. Adımlarım ilerledikçe ve heryöne doğru yürüdükçe gerçekler daha da zorlaşıyor. Ya varsın yada yok. Ya yaşıyorsun yada varlığının var olmasına rağmen ölüsündür.
Söz hakkı istersin verilmez , susmakta artık yeterli değildir. Ararsın bulunması en zor olanı. Bir başına baş kaldırırsın dünyaya. Gücünü ölçmeden mualefiyet yaparsın. Karşındakilerin güçlülüğü karşısında güçsüzde olsan savaşırsın; içindeki savaşçı ruhu yaşarsın. Tek yürek olursun, bu yürekki kayıplarının kabusudur ; kazandıklarının umudu. İç çekişleri vardır zaman zaman ama bu ah edişlerinde hep bir daha hata yapmam diye haykırırsın. Nerdesin demek istemezsin kendine çünkü yön bulmakta zorlanırsın.

Eline aldığın terazide dengeyi ararsın fakat ondada kararsız kalırsın. Çöz çözebilirsen . Bakarsın mantığını ararsın ama yinede dendeler boyut değiştirmiştir. Elindeki terazi ağırlığınca değil yaşadıklarına göre dengeler herşeyi. Bu karmaşa zaman biriminin içerisinde söz konusu değildir buluşların, ya kaybolmanın eşiğindesin yada yön bulunmazlığın eşiğinde çözüme ulaşırsın. Karmaşa gibi görünür belki ürkütür, geri adım atmak istersin geriyede bakamazsın !... Çünkü adımların almış seni götürmüştür ; öyle hızlı adımlar atılmış ki bakamazsın tırmanışların ardında uçurum var.
Şimdi öyle bir hal içerisindeyim ki
Ne ardıma bakıp geri dönüşü bulabilirim;
Ne korkularımdan kaçabilecek yüreksizliğimi kabul edebilirim,
Ne de bulunduğum yol çizergesinde sonucu bilmeksizin acabalarımın cevabını verebilmekteyim.
Ben şuan yönümü aramaktayım ?....