Çat kapı habersizce gelme huyu yoktu Babamın ..
Dünya’ da en çok sevdiğim kişidir Babam . Çünkü bütün
karanlık anlarımda beni sorgulamadan , yanımda olan tek kişiydi. Tek bir ima dahi etmeden .. Büyük bir sabır
işi sanırım . Evlatlarını Allah c.c. rızasını kazanmakla birlikte büyüttü ve
Mükemmel bir Babaydı ..
Allah c.c ondan
razı olsun .
10/02/2015 tarihinde
çat kapı gelmişti ofise . Baba neden haber vermeden geldin ? Bir şey mi oldu
derken ne bilebilirdim son konuşmam olacağını !
O gün uzun uzun konuşmuştuk.
Genel de hep nasihat ederdi , konuşma içeriklerinde .
Ayeti Kerime ile
başlardı konuşmalarına , Hz. Muhammed s.a.v hadisleri ( hurafe hadislere çok
dikkat ederdi ) araştırmaları sonucu esas hadisleri anlatırdı .
Dünya kelamını çok
sevmezdi. Dünyalık mevzular onun hoşnutta etmezdi.
Gayreti hep İslamiyet’in doğru şekilde yaşanmasıydı .
Konuların içeriği çok derinleşmişti .
Saadet aradı ve
Babam yanımda dediğim de Babamı rüyasında görmüştü onu anlatmaya başladı .
Baban bir su
kenarının da , üzerinde bembeyaz iki
parçadan oluşan kıyafet giymişti keten kıyafeti andıran üst ve alt pantolon
şeklinde. . Elinde asaya benzeyen bir
değnek vardı . Omuzundan aşağıya inen bez çanta ve içerisinde bir parça ekmek
vardı .
Saadet rüyasını
anlatmaya devam ederken ben çok anlam veremeden megafonu açtım, telefon ile ofisteki olan herkesle birlikte
dinlemeye devam ettik.
Babanın önünde
yürüyen bir Nur var diye sözlerine devam etti Saadet . Yüzü görünmüyor , her
yanı ışık saçıyor . Ve onun yanında 4 tane kişi var . Onları takip eden onlarca
, yüzlerce kişi var . En son kişi Baban . Akar suyun içerisine doğru adımını
atıp yolun karşısına giderken , önündeki giden kişilere yetişmesi gerektiğini
söylediğini söylemişti.
Saadet bulunduğu
yerde tek kalacağı korkusu ile Timur Amca ben de seninle birlikte geleyim derken
( bilmediği yerde yalnız kalacağı korkusu ile )
Rahmetli Babam sen
burada bekle kızım. Senin gelmen için vaktin var diye cevap vermişti ………
Hemen havanın
atmosferini değiştirmek için ooooooo Baba demek İslam kafilesine katıldın. Saadet'in bulunduğu yerde kalmasını istemende anlaşıldığı üzere daha İslamiyet için eksikliklerin var olduğunu , onun için beklemesi gerektiğini söylüyorsun. Anladım ben diye Saadet’i de fazla hatta bekletmemek için telefonu kapattım. Ölüm
aklımın ucundan dahi geçmedi. Halbuki 5 gün önce Babam beni aramıştı . Yakın zamanda bir kişi
Vefat edecek , ( Allah c.c. en iyi bilendir ) bu gözü her konuşmasına eklerdi. Rüyamda kefene sarılı birini gördüm yüzü kapalıydı ve sen onun başında ağlıyordun
demişti. Ben yine hazır cevap , bak ben ölüyorum , kendi cenazeme de kendim
ağlıyorum diye yine cevap verip geçiştirmiştim. Vallahi tek gün bile Babamın vefat
edeceğini hiçbir an aklıma getirmemiştim. Ama kendim için günde yüz defa cenaze
namazımı kılardım. Yani her gün ölümüm aklıma gelir , ara ara kendi ölümüme
öyle kapılıp giderken , ağladığım da olmuştur.
Aklıma geldi bunu
anlatmasam olmaz ..
Yaş ortalama 10
ya da 11 aralığında . Evin içerisin de
deli gibi oturdum ağlıyorum . Ama nasıl hıçkıra hıçkıra , Babam sesime geldi ,
Ne oldu Yıldız neden avazın çıktığı kadar ağlıyorsun dedi …
Ben de, Baba ben öldüm ; kendi ölümüme ağlıyorum , diye cevap
vermiştim.
Babam gözlerimin içerisine öyle şaşkın bir halde bakarak
Kızım sen kafayı mı yedin , diye soru sormuştu ? Sen nasıl öldün de kendi
ölümüne avazın çıkana kadar ağlıyorsun anlamadım diye cevap verdi.
Ben daha da bağırarak Babam benim ne dediğimi anlamamış ve
biraz da karşımda gülen bir baba yüzünü görünce , bak ben biliyordum ben ölünce
kimse ağlamayacak , ben de kendimi öldürdüm hayalim de peşin peşin kendi ölümüme
ağlıyorum diye cevap vermiştim.
Rahmetli Babamın
kahkahası hala kulaklarım da , sen ciddi misin demişti . Ben de benim şaka
yapan bir halim mi var diye ayaklarımı yere vurmaya başlamıştım.
Babam geldi , bana
sarıldı , kızım bunu başka yerden yapma olur mu , sana deli derler demişti.
Ben de umurum damı
ben zaten ölmüşüm kim bana deli derse desin diye ağladığım gün aklıma gelince ,
o kadar yakındı kendi ölümüm ama sevdiklerime dair tek bir an bile gelmezdi. Hele
bu kişi benim Babamsa .. Mümkün değildi !.
Tüm bu anlatılanlarda bile tek bir an aklıma ve kalbime getirmemiştim, babamın ölümünü .
Sonra Babam yine nasihatlerine devam ediyordu. Ah Yıldız
senin şu dilin yok mu ? Bir dilini kontrol edebilsen Dünya ‘ da senin eşin
benzerin olmaz ama çok sert konuşuyorsun. Çok kalp kırıyorsun . Senin bu halin
ne olacak derken bile ,
Baba kusura bakma
sen beni böyle yetiştirdin , Ben kalbimde ne varsa söylemesem yaşayamam , ben
insan kayıramam , Kim beni sinir ediyorsa kusura kalmasın ezer geçerim diye
deli çağın sonları döneminden cevap vermiştim.
En çok söylediği
nasihatsa , Son nefesine kadar tek bir vakit namazını bırakma derdi , Hatta bunu
her gün tekrarlardı .
BEN : Ya Baba ben Namaz
kılıyorum bu nasihatini Namaz kılmayanlara söyle derdim.
Bilakis sana söylemekle yükümlüyüm derdi , Birinci sebebi
Benim evladımsın ! İkinci sebebi ise son nefesine kadar Şeytan ve Nefsin seninle
birlikte olacak . Onlara aldanırsın , aldanma diye söylüyorum derdi.
Birkaç saatlik
sohbetin içerisinde ofisin içerisinde bulunan herkesle tek tek konuştu nasihatlerde
bulundu ve tekrar yanıma gelerek son sözlerini söylemeye başladı ..
Yemin ederim yazdıklarım
da eksiklikler vardır ama asla fazlalık yok .. ( dipnot )
Eeeee kızım Dünya ölüm
kalım Dünya’sı . Ben hemen lafını keserek evet ölüm ama benim için ÖLÜM Dünya’sı
..
Babam yine tekrar kaldığı yerden devam ederek , Yıldız senin
için de benim için de ve Dünya’ya
gönderilen Tüm canlılar için Ölüm Dünya’sı .
İlk kez böyle bir
konuşma yapıyordu. Bu sefer tedirgin oldum , konuşmasına izin vermiyorum her
seferinde sözünü kesiyorum ama tekrar alıyor sözlerini sil baştan .
Eğer ben ölürsem dedi
? Bana ilk kez böyle söz söyledi. Ben zaten Babamın kendisiyle alakalı hiçbir ölüm sözünü ne dinlemiştim ne de söyletmiştim.
Offfff Baba evet
Yıldız ölürse ne yapalım diye konuşalım dedim.
Babam peki kızım o zaman önce sen söyle sonra ben söyleyeyim
dedi .
Baktım kurtuluş yok iyi peki dedim.
Ben ölürsem Baba beni vefat ettiğim yere defnedin. Öldüğüm
yer uçsuz bucaksız bir yer olsa dahi .
Ben bilinmediğim bir yere defnedilmek istiyorum . Hatta öldüğüm yere en yakın
kabir neredeyse . Eğer uğraşma istemiyorsanız , bırakın gidin , derken bu sefer çok keskin ve net bir dille
konuştum . Ben Dünya’ da yok olmayı
tercih ettim , Lütfen kabrimi de belirlemeyin diyerek konuşmalarımı tamamladım.
Seni dinliyorum dedim
ama sanki ecel terleri döker gibi ..
Peki kızım senin dediğin gibi yaparız . Şimdi sıra ben de
Ben ölürsem dedi , Ben yine bu sefer sesimi yükselterek ya ne ölmesi , sen
ölürsen beni paramparça ederler . Sen nasıl böyle bir söz söylersin. Senin
vicdanın yok mu ! Sen nasıl bir babasın , Ya baba sen olduğun halde Dünya’yı
burnumdan getirdiler , sen olmazsan etrafımdaki insanlar beni yok ederler . Senden
korktukları için bana dokunamıyorlar , başıma neler geldi bilmiyor musun ? İyi
senin öldüğün gün bende öleyim zaten arası çok geçmez insanlar beni ÖLDÜRÜR
DİYE BAĞIRMAYA başladım.
Babam gözlerime
baktı ve Korkma senin kılına dahi zarar veremezler .
Ben de geç DALGANI BABA . Kusura kalma görünen köye de kılavuz
gerekmez .
Babam tekrar Allah’ın adıyla yemin ederim kızım kimse senin
kılına dokunamaz korkma dedi.
Ben de Baba sen ne diyorsun ya , sana bir şey olsa kim beni
koruyacak söyler misin ? dedim.
Babam kızım ben seni öyle bir yere emanet ettim ki senin hiçbir
konuda hiçbir durum karşısında zarar görmeyeceğinden şüphem yok dedi.
Hala anlamamıştım Babamı
. Söylenmeye başladım , sen beni kime emanet ettin. Başladım isimleri saymaya
..
Babam gülümsedi ve
işaret parmağını kaldırarak o isimlerini saydığın kişiler değil dedi ve ekledi
Ben Seni Emanet edilenlerin Sahibine , Allah c.c. emanet ettim.
Emanetlerin en yücesine , en güçlü ve sonsuz kudret Sahibi olan , Allah c.c.
emanet ettim. Baban kim kızım dedi. Hiç senin kılına zarar gelir mi dedi.
Öyle bir sessizliğe
büründüm ki tek söz söylemedim. Ruhum başka bir Dünya’ ya geçmiş gibi , Öyle
emin öyle tereddüt etmedim ki , Şahadet parmağını kaldıran Babamın gözlerine baktım
ve sadece sustum .
Sonra devam etti .
Kızım senden sebep bugüne kadar bu konuyu konuşmadım. Ama bazı sözleri söylemem
gerekiyor dedi. Eğer ben ölürsem benim
kabrimi Rahmetli dedem ( ismini aldığı kişi ) Timur dedemin kabrinin yanına defin
edin. Ama bu talebim sizlere zorluk verecektir . Çünkü köy yolu çok eski ,
Rahmetli Dedemin kabri bakımsızlıktan yeri bile kaybolmuş olabilir , o sebepten
ötürü ikinci seçenek olarak Annemin ,
Babamın ve Rahmetli kardeşimin kabri olan Malatya Şehir mezarlığına götürün.
Eğer uzak diye yine size zorluk verecekse , beni vefat ettiğim yer muhtemelen
İstanbul olacaktır. Buraya defnedersiniz dedi ve ayağa kalktı .
Babam : Ben Kabe’ye
ve Medine Münevvere ’ye hasret gideceğim. Sen gidersen Selamımı iletirsin dedi
ve gitti.
Ah Babam bir
yanım öyle Güçlü ki Ne olursa olsun başım eğilmedi , bir yanımda öyle sessiz ve
özlem dolu ki ..
3 gün sonra
telefonum çaldı , Babamın telefonu , açtım ve Babanız hastane de ! …
Bu sebepten dolayı değinmek istediğim konu şu !
Allah c.c bir kulunu korursa kimse ona zarar veremez ..
Vessalam
Yıldız SOYLU