Vaktinden önce açan çiçeklerin her zaman sonları aynı oldu .
Yanarak öldüler.
Ben hiç bahar açılmayan çiçek olmayı tercih ettim . Ya erkenden yanarak ölecektim, yada çiçek açmadan dalında yaprak misali yaşayacaktım. Zamanı geldiği vakit dalından koparılan tohum olacağım hiç aklıma gelmezdi . Ben ne kadar derin duygularla vazgeçtim ise hayat benim için hayal edemeyeceğim kadar güzel açtı çiçeklerini. Ben hiç çiçek olmayı tercih etmeye cesaret edemezken , hayat her an her vakit çiçek açtı etrafımda.
Gayretim çabam kendi adıma olmadığı bir dünyada , Beni ben yapan sebepleri etrafımda oluşturan gücün farkındayım. Belki de vazgeçmekten geçiyordu, benim oluşumum. Zaman içerisinde Korkularımla yüzleşme sürecine eriştim. Öyle bir güce ulaştı ki , kök salan bir ağaca dönüştü Ruhum. Fırtınalar, Soğuk çetin geçen mevsimler , sıcaklığı kuraklığı alışkanlık halime hal kattı. Hala kökleri de sağlamlık, yaş almanın bilginliği, zamanından önce beklemeden , sessizce büyüme gayretim bu sebepten.
Hayatın bana öğrettiği en büyük güçlerden bir diğeri kabullenme iksiri . Sonucu ne olursa olsun , gerçeklikten ötesi yok.
Umursamazlık, kabulleniş, aldırmadan yürümek istediğim yolların zor olduğunu biliyorum. Ama ne kadar zor olursa , sonucunda o kadar güzel olacağını bilmek asıl amacım . Boşluktan kaybolmak kadar ürkütücü. Huzura giden yolda , belirsizliklere üzülemem. Benim olmamalı bazı gerçekler.
Adım gibi , YILDIZ ! . Gökyüzü sevme faslı buradan başlıyor olmalı. Yükseklikten korkup , gökyüzüne aşık olmakta tezi çürüten Nedenlerden biri olsa gerek. Ruhum da var normal akışın tam aksi bir yolda yürümek. Bilinenin dışında, hatta bilinmezlerin içerisinde
Ben kaybolan Ruhumu özgür bıraktım. Ben dahi hükmetmiyorum.
Yıldız kontrolsüzlükte yine kontrolü benimsedi. Yanıltmadı, kendine yine bir yol buldu . Beni ikna etti . Bekleme Dedi .
Bende onunla birlikte kalan hayatı yaşamaya devam ediyorum.
Allahtan çok neşeli bir Ruh.
Yıldız Soylu