2 Kasım 2009 Pazartesi

namaz Namaz NAMAZ !!!

Herkese tek çözüm ! Kedere , acıya , hastalığa , yokluğa , olumsuzluğa , umutsuzluğa , çaresizliğe ve aklıla gelecek her ne var ise tek çözümü namaz Namaz NAMAZ ....
Kaybettiğimiz günlere rağmen daha ileri gitmeden bugünümüze iştirak eden namazı eda edelim. Vakit çok geçmeden , can bedenden gitmeden , Son tövbe kapıları kapanmadan başlamalıyız namaza ...... Gökyüzü yarılmadan , Güneş batıdan doğmadan , Azrail karşımıza çıkmadan namaza icabet edelim. Pişmanlık bedene sinmeden , korkunun fayda vermediği günden , bir başına kalacağın mahşer yerinden önce namaza icabet edelim. Aydınlığın karanlığa bulanacağı andan , iyi ve kötünün ayrılacağı zamandan önce namaza icabet edelim.
( Sözleri kendime söylüyorum ) İnsanlar ne olursa olsun ama namaz kılan kişi er yada geç elbet paklanacaktır. Çünkü namaza icabet eden yürekler hak yoluna adım atmanın mükafatını alacaklardır. Bu kapının önünde yalancıda olabilir , adam öldüren katilde olabilir , şerefini yitiren kişi , Kumar masasından ayrılmayan adam , kötülüklerin en kötüsü , zalimlerin en zalimide olsa yine de tek çözüm namaz Namaz NAMAZ ....
Elbet bir gün daimi kılınan namazın selametine kavuşacaktır insan. Sanmayın ki boşa gider . Her geçen gün bir kötülükten arınırsın. Belki hayli zaman alacaktır, olsun kaybedilecek hiçbir değer yargısı yok. Peki hiçbir kaybımız olmayacağı halde neden RED ediyoruz namazı.
O bizi her halimiz ile kabul ediyor. Sevilmeyen birileride olsak dahi yinede yüz çevirmiyor. Ama peki biz hale neden bu yüzsüzlüğü yapıyoruz. Olmaması gerekiyor . Bu kadar acımasız olamayız kendimiz için. Ahiretimizi azıksız bırakarak ,yersiz yurtsuz bırakamayız. Her iki cihanda aydınlığa yüz çevirip kahredemeyiz kendimize ....
Elimizde hiç bir artımız bulunmamakta. Bize ait dediğimiz herşeyi zamanı gelince yitiriyoruz. Nelerden vazgeçmedik ki . Kimi zaman en sevdiklerimizi bile elden avuçumuzdan çıkardık. Çocukluluğumuzu yitirdik, Gençlikde elden gitti gidiyor. Kıyısındayız şuan. Sağlıkla bir iyi bir kötü idare ediyoruz. İç huzurumuz ayaklar altında. Kıymete alınacak belki de hiç birşeyimiz yok. Hala neden inat ediyoruz . Anlamıyorum. Vazgeçemediklerimiz neler . Nede kör gözlerimiz varmış . Aldanıyoruz her yeni bir günde. Birde aklılıyız diye geçiniyoruz. Bence en büyük ayıbı biz kendimize yapıyoruz. Kahrediyoruz her güzel güne. Ayıbımızı kapatacağımız yerden daha da ileri gidiyoruz . Ama çok yazık ediyoruz kendimize . Bunalıyoruz , depresyona girip intihar ediyoruz , içki de derman arıyoruz ama yinede inat edip namazın yanından bile geçmiyoruz. Ya genciz diyoruz , yada yarınlar hiç bitmez gibi geliyor bize .
Nede salak bir düşünce mevcut bizde. Sanki ölümün tapusu bizim elimizde gibi . Saati ve zamanı belli ya , ondan rahatız. Bilmezmiyiz ki saniyenin garantisi yok. Ölenler hep yaşlımı ? Ya da gerçekten biz çok akıllı gibi görünen geri zekalılardanız !
Benim lafım kendime . Kimse üzerine almasın. Öncelikle çuvaldızı kendime batırıyorum . İğneyi isteyen kendine dürtebilir. Bitmez , ne yazarsam yazayım ne dersem diyeyim yinede dile gelemez ifade etmek istediklerim. Ben dün gece bir rüya gördüm . Rüyam da tövbe tövbe tövbe diye diye bağırarak uyandım . Rüyamda arkadaşım gözümün önünde öldü . Benimde o esnada aksattığım namazlarım aklıma geldi . Onun yerine ben ölseydim diye düşününce namaz geldi gözümün önüne ve ancak hıçkıra hıçkıra ağlayarak tövbe diyerek uyanabildim. Fazlada söze gerek yok. Anlamak isteyen anlar , aksi halde ben bile gaflete düşerken ne diyebilirim ki .
Beni yaradan RABBE sığınırım . Affetmek onun mağrifeti . Yanlız af dileyen kul olmayana ne desemde boş ....

Kapına sığındım . Kul olmaya and içtim. Affeyle YARAB ...........





LAAAAAAA (HAYIR) لا

     İnsan bir başka gözün içerisin de nasıl kendini bulabilir ? Kaybolmuş onca yılın , hiç kaybolmadığını hissettiren o derinliği saklaya...