4 Kasım 2020 Çarşamba

AŞKLA

Bir YIL daha geride kalan ,

Telaşlı bir o kadar da kavgalı gürültülü   

Bu yıl daha da sert ve acımasızca yaşandı .

Bir filiz gibi yeşeren duyguları , bazen görmezden gelse de bu gönül

Sen olmadan olmadı , seninle yine yola koyuldu bu ömür ..

 

Uzaklaştıkça daha yakınlaştık ,

Sustukça daha da çok muhabbet etmeye başladık .

Aynı anda ağlamaya başlayan gözlerimiz , bir anda kahkahaya  bürünen gülümsemeleri de

Yine bu yılda birlikte yaşadık ..

 

Dünyanın bir ucunda sen , diğer bir ucun da ben ,

Gözden ırak gönülden de uzak olur diyen derviş ,

Bilmez mi seven sevdiğini görmeden de sever

Sevgisi Aşka bürünür , yaşar ve yaşlanır ,

Ama sevdiğin den vazgeçmez , son nefesine kadar sevdasını yaşatır ..

 

Gönül öyle gerçeksin ki , hikaye yazsanda o yine de bildiğini yaşar ,

Söz dinlemez , bazen akıllanmaz , korkmaz ve kaçmaz .

En delice haliyle sahiplenir .

Yükünü yüklenir ama sevdiğine yüklenmez ,

Bazen vazgeçer , vazgeçtiği sevgisi değil , sevdiğine zül etmemek için gider .

 

Sözüm ona , sevginin en güzel halisin ,

Tebessüm ettiren , sinirliyken sakinleştiren ,

Yanı başımda olmasa da , her anım da birlikteymiş gibi yaşanan ,

Yaşanılanı UNUTTURMAYAN ..

 

 

 

1 yorum:

arkashx dedi ki...

Kalbimin sevgili çocuğu..sevgili henriette'm..balzacı ilk okuduğumda böyle seslenerek başlamıştım yüzlerce sayfaya..tabi yıllar yıllar önce..elbette saklamak içindi...o gizli özneyi o gün bugündür saklıyorum bir sır gibi.. o sayfalar çoktan kül olurken duygular küllenmiyor işte ne garip? alttan alta kor yanmaya devam ediyor..Ne acı? Ya da ne mutluluk ne büyük mucize mi demeliyim? Evet evet bu büyük acılar verse de bize sabahları güne uyanmayı sevdiren hayatla aramızda güçlü bir bağ kurduran bir mucize..yaşamak için güçlü bir umudu oluyor böylelikle insanın..sana buradan yazdıklarım ulaşıyor mu bundan emin değilim eğer ulaşmıyorsa sana hiçbir şekilde sesimi yine duyuramayacağım demektir bugüne kadar olduğu gibi.ne kötü! bugüne kadar dediysem anla ki bir çocukluk ve gençlik müddeti kadar..
ben senin gördüğün bir rüyayım lütfet ve hatırla beni ki varlık sahasına çıkabileyim..hatırlamadığın müddetçe yokum..platondan bahstemiştim daha önce bilmek hatırlamaktır der o..yokun bilgisi olur mu hiç? Elbette hayır..şüphesiz insan için , ünsiyet kuran ve buna muhtaç olan bu varlık için bilinmek; ihtiyaçlar hiyerarşisinde bir basamak..insan bilinmek ister..tanrı da hakeza öyle..rivayet edilen kutsi bir hadis göre ‘’gizli bir hazine idim, bilinmek istedim’’der..her şeyin yaratıcısı için elbette bilinme arzusu bir ihtiyaç değildir o bununla lütfetmiştir ‘bilene’..bilmeyi talep edene..oysa bilinmek biz insanlar için ihtiyaç..bence sen bunu en iyi anlayanlardansın..
öte yandan ‘bilmesi istenilen’ özel kılıyor bilinme arzusunu..adının geçtiği suretinin dolduğu her hayal gibi güzelleşiyor içinde bulunulan her an.. herhangi biri değil bilmesi istenilen yalnızca O ama..böyle derken bile onu aşığın varlığından ayırıp üçüncü tekil şahıs yaptığım için aşkla ve kendimle çelişiyorum..oysa O ben değil ama ben tepeden tırnağa O’yum..cem karacanın şarkısdna olduğu üzere; çook uzun zamandır Gülhane parkında bir ceviz ağacı gibiyim ve o bunun farkında bile değil..insan kaç yılını böyle ceviz ağacı gibi geçirebilir ki?..mesela kaç cevzi ağacı var da yanından gelip geçtiğim? ve ben nerden bilebilirim onların karşılıksız bir aşk hikayesi olduklarını? tabii insan neticede ceviz ağacı olmadığına göre bir vakitte artık bilinmek ister..çünkü hikayeler göz açıp kapayıncaya dek biter..ve insan bir gün ceviz ağacı kadar bile ömrü olmadığını farkeder..düşünsene sonsuz uzay ve galaksileirn ortasında nokta denilemeyecek denli küçüklükte bir dünyada küçük bir mahallede kesişen yolların bütün bu belirlenmişlik içinde kendi kaderi dışına çıkması ne kadar mümkün? Yahut bütün bu tevafuk ya da tesadüfleirn bir daha bir araya gelemeyeceğini bilmenin ya da ölümle birlikte bir daha göremeyecek olmanın şu uçsuz bucaksız evrende bir daha aynı yeryüzünde karşılaşamayacak olmanın verdiği o donduran üzüntü ve yalnzılık hissi ancak ona eşdeğer bir cesaretle yer değiştirince anlam kazanmaz mı? ve bu bir şarkı gibi duyulsun diye bestelenip söylenmez mi? hal böyle iken ölüm her an başucumuzda ve bir ömür; anlamak için yaşamak için varlığın özünü kavramak için yetmez iken ve hele ki aşk sabırsız bir kuş iken yüreğimizde pır pır havalanıp duran..o halde bilinmek istemeye karar vermek aşkın amacı olmasa da hallerinden bir hal sayılabilir..işte ben izin verirsen bu hali yaşamak isterim buraya yazdıklarımla..rahatsızlık veriyor isem Gülhane parkına dönebilirim hemen..kim demiş ağaçlar yürümez diye??

LAAAAAAA (HAYIR) لا

     İnsan bir başka gözün içerisin de nasıl kendini bulabilir ? Kaybolmuş onca yılın , hiç kaybolmadığını hissettiren o derinliği saklaya...